TARİH ARALIĞI

Başlangıç Tarihi
Seç
Bitiş Tarihi
Seç

ARANACAK KRİTER

Kriter Seçin
Makale Başlığında

ARANACAK KELİME

Örnek “vergi mevzuatı”

27.10.2016

19.08.2016 Tarihinden Önce Tutanağa Bağlanıp Karar Verildiği Halde Gerekçeli Kararın Tebliğatının Bu Tarihten Sonra Yapılmasının 6736 Sayılı Kanun Karşısındaki Durumu

Bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına ilişkin 6736 sayılı kanun, 19.08.2016 tarih ve 29806 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Davaya konu olup henüz karara bağlanmamış ihtilaflı vergi alacakları da bu kanun kapsamında yapılandırılmaya konu edilebilmektedir. Henüz karara bağlanmamış vergi mahkemesi safhasındaki ihtilaflı vergi alacaklarında vergi aslının %50’sinin, gecikme faizi ve zammı yerine Yİ-ÜFE oranları esas alınarak güncellenen tutarların ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda, vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olan (vergi ziyaı) cezaların tamamının, gecikme faizi ve zammının tahsilinden vazgeçilecektir. Kanundaki düzenlemeler açısından bakıldığında ihtilaflı vergi alacağının vergi mahkemesi tarafından karara bağlanıp bağlanmaması bu kanuna bağlı ödemelerde mükelleflere önemli avantaj ve/veya dezavantaj sağlamaktadır.

İdari Yargıda Karar Süreci

Davaların karara bağlanması kararın tutanağa geçirilmesi, kararda bulunması gereken hususlar İdari Yargılama Usulü Kanununun 22, 23 ve 24. maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Heyet halinde karar verilip tutanağa bağlanan kararlar heyet üyeleri tarafından onaylandıktan sonra Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) kapsamında sisteme yüklenmekte ve tarafların bilgisine sunulmaktadır. Davada taraf olan gerçek veya tüzel kişi gerek asil olarak kendisi gerekse vekil sıfatıyla avukatı kararın neticesini bu tarihten itibaren öğrenebilmektedir.  Gerekçeli kararın yazılıp imzalanması bir sonraki safha olup tutanakta imzası bulunanların gerekçeli kararı da imzalaması zorunludur.

İdari Yargılama Usulü Kanununun 22. maddesinin birinci fıkrası “konular aydınlandığında meseleler sırasıyla oya konulur ve karara bağlanır’’ hükmünü içermektedir.

Yönetsel yargılama yönteminde “karar” deyimi geniş kapsamlıdır. Hukuk yargılama yöntemindeki “hüküm” deyimini de içerir.1

İdari yargılamada meselelerin oya konularak karara bağlanması hususu ister toplu mahkeme(heyet) isterse tek hakim olarak davaya bakılsın bu sıraya uymak zorunludur. Bu yönteme aykırı karar usul yönünden hataya sebebiyet vereceğinden kararın temyizi durumunda bu husus bozma sebebi olacaktır. (İYUK madde49/1-c)

 İdari Yargılama Usulü Kanunu 23’üncü maddesinde,’’Her dava dosyası görüşmelere katılan başkan ve üyelerin, Danıştay’da düşünce veren savcının, tetkik hakiminin ve tarafların ad ve soyadlarını, incelenen dosya numarasını, kısaca dava konusu ve verilen davanın neticesini, çoğunlukta ve azınlıkta bulunanları gösteren bir tutanak düzenlenir. Bu tutanaklar görüşmelere katılanlar tarafından aynı toplantıda imzalanır ve dosyalarda saklanır.’’ hükmü yer  almıştır.      Bu maddeye göre dava konusu ve varılan sonuç varsa azınlık görüşüyle birlikte tutanağa geçirilecektir. Görüşmelere katılanlar aynı toplantıda tutanağı imzalayacaklardır. Tutanağın imzalanmasıyla beraber verilen kararın karar numarası da verilir. Tutanak tarihi aynı zamanda mahkemenin bilahare yazacağı gerekçeli kararında tarihi olacaktır. Tutanaktaki bilgiler “karar da bulunacak hususlar” başlıklı İYUK’un 24. Maddesinde belirtilen bilgilerle paralellik taşır. Bu açıdan tutanakların kararların “sicil kütüğü” şeklinde mütalaa etmek yanlış olmaz. Tutanaklarda maddi hata olmadıkça değiştirilemez.2

Uyuşmazlığı sona erdiren kararın görüşme tutanağının düzenlenip imzalanmasıyla oluşmasına karşın, tutanak henüz gerekçeli karar değildir. Uyuşmazlığın çözümü amacıyla yargılama esnasında heyetin toplanmasıyla karar verildikden sonra görüşme tutanağı düzenlenip heyet üyelerinin her biri tarafından imzalanıp onaylanır ve verilen karar UYAP üzerinden ilan edilip tarafların bilgisine sunulur. İdari Yargılama Usulü Kanunun 24. Maddesinde belirtilen ve görüşme tutanağından sonra yazılan gerekçeli kararın tarihi tutanağın tarihini ihtiva eder.

İdari yargı düzeninde iki üye ve bir başkandan oluşan toplu mahkemelerde, heyetçe çözüme ulaştırılması gereken davalarda, kararların sonucu, toplantıya katılan hakimlerce yapılacak tartışma ve görüşmeler neticesinde oluşmakta ve varılan kararın sonucu, bir tutanak ile belgelendirilmektedir. Bu sebeple heyetçe varılan ve görüşme tutanağına yazılan karar sonucunda farklı bir hükmün ilanda yer alması mümkün değildir.

Mahkeme kararıyla tutanak arasında çelişki olması, kararda mahkeme başkan ve üyeleri veya bunlardan bir kaçının imzalarının olmaması, görüşme tutanağında imzası bulunanlar ile kararda imzası bulunan başkan veya üyelerin farklılık arz etmesi kararın hukuk üzerinde varlık kazanmasını engel teşkil eder.

Ülkemizde 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen başarısız darbe girişimi sonrası gerek ilk derece mahkemelerde görev yapan gerek yüksek yargı mensubu bir çok hakim görevden alınmıştır. Uygulamada 15 Temmuz 2016 tarihinde önce tutanağa bağlanıp karar numarası almış kararların gerekçesinin yazılıp imzalanması ve taraflara tebliği fiilen ortadan kalkmıştır. Davanın neticesini taraflar UYAP üzerinden görmekle beraber gerekçeli kararın yazılıp tebligatı hukuki imkansızlıklardan dolayı yapılamamıştır.

Böyle bir durumda 6736 sayılı kanun kapsamında yapılacak müracaat dava safhasında bulunan kamu alacağı hükmüne göre mi yoksa karar verilmiş kamu alacağı hükmüne göre yapılacaktır.

Bize göre karar gerekçesi yazılıp mahkeme heyetince imzalanıp taraflara tebliğ edilmediği müddetçe yargılama henüz sonuçlanmamıştır.

Anayasanın 141. Maddesine göre mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçesi olması zorunludur. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 24. Maddesinin (e) bendinde de, kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçenin kararlarda belirtileceği hükme bağlanmıştır. Kararın gerekçesinin, maddi olayın hukuki açıdan değerlendirilmesine ilişkin olacağı da açıktır.

Mahkeme kararlarının hükmü fıkrası ile birlikte esas unsurlarından olan gerekçe, yargı mercilerinin yargısal kararlarının doğru, haklı, yasal, makul ve denetlenmesine olanak verecek şekilde temellendirilmesi olarak tanımlanabilir.

Yargı kararlarının denetlemesine olanak verecek şekilde temellendirildiğinden söz edilebilmesi içinde davanın sonucuna etkili iddia, olay ve olguların açık bir şekilde ortaya konulması, temyiz başvuru hakkının etkili bir şekilde kullanılabilmesine olanak sağlayacak yeterlikte ve açıklıkta olması gerekmektedir. Sonuç itibariyle UYAP üzerinden tarafların bilgisine sunulsa dahi tutanağa bağlanmış kısa karar gerekçeli karara dönüştürülüp taraflara tebliğ edilmediği müddetçe Anayasanın ve 2577 sayılı Yasa’nın açık ve bağlayıcı hükmü karşısında yok hükmündedir.

19.08.2016 tarihinden önce karara bağlandığı halde kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra göreve iade vs. sebeplerle hakimlik mesleğine geri dönen kısa kararda imzası bulunan başkan ve üye hakimlerin gerekçeli kararı yazıp imzaladıktan sonra taraflara kanunun yürürlüğe girdiği 19.08.2016 tarihinden sonra tebliğ etmesi durumunda bu karar, ilk derece mahkemede karara bağlanmış karar olarak kabul edilecek mi?  Bize göre her ne kadar gerekçeli kararın tarihi kanunun yürürlüğe girmiş olduğu 19.08.2016 tarihini taşısa dahi gerekçeli kararın tebligatının bu tarihten sonra yapılması mükellefe dava safhasında bulunan alacağa bağlı müracaat hakkı vermektedir.

SONUÇ

19.08.2016 tarihinden önce görüşme tutanağına bağlanıp karar verilen ve neticesi ulusal yargı ağı projesine yüklenilen kararların gerekçesinin bu tarihten sonra yazılıp, imzalanıp taraflara tebliğ edilmesi 6736 sayılı kanunun kapsamında mükelleflere dava safhasında bulunan alacak durumuna göre müracaat hakkı vermektedir. Bu durumda mükellefler vergi aslının %50’sini, gecikme faizi ve zammı yerine Yİ-ÜFE oranlarını esas alarak güncellenen tutarları ödeyerek 6736 sayılı kanundan yararlanabilirler. 

 

 

  1.  Ş. GÖZÜBÜYÜK “ Yönetsel Yargılama Yönetimi”  Turhan Kitapevi s.490
  2.  Y. Özbalcı “Vergi Davaları” Oluş Yayıncılık s.391