1- SAYDAMLIK NEDİR? İdarenin asıl amacı, kamu yararı nı sağlamak için kamu hizmetlerini gerçekleştirmektir. İşte bu nedenle idare birtakım yetki ve ayrıcalıklarla donatılmıştır. Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş olan sistemlerde, devlet organlarının bütün işlemlerinin hukuka uygun şekilde yapılmış olması ve aynı zamanda saydam olması gerekmektedir. Çünkü, idare yaptığı işlemlerin gerekçelerini kamuoyuna açıklamalıdır. İdare bunu yapmakla, hem işlemlerinin hukuka uygun olmasını temin etmiş, hem de idari yargıya intikal etmesi olası işlem sayısını azaltmış olacaktır. Genel bir kural olarak, kamu yönetiminin davranışı saydam olmalıdır. İstisnai hususlar ise gizli tutulmalıdır: Ulusal güvenlik, kişisel bilgiler gibi. Ancak uygulamada kamu otoriteleri, gerekli olduğundan daha fazla alanı gizli tutma eğilimindedirler. Devletin faaliyetlerinin daha gözlemlenebilir hale gelmesi olarak algılanan saydamlık, devleti topluma karşı daha sorumlu yapma ve Hesap Verme Sorumluluğunu yerine getirmenin araçlarından birisi olarak görülmektedir. Saydamlık, devletin amaçlarını ve bu amaçları hayata geçirmek için uyguladığı politikaları ve bunların ortaya çıkardığı sonuçlara ilişkin bilgileri kamuoyuna her türlü iletişim araçlarıyla duyurmasıdır. Burada şu iki hususa değinmekte yarar vardır: Birincisi; sistemin saydam olması için hükümetin uyguladığı politikaların ve hedeflerinin bilinmesi yeterli değildir. Saydamlık yalnızca açıklık anlamına gelmez. Aynı zamanda basitlik ve anlaşılabilirlik anlamlarına da gelir. İkincisi; bilginin herhangi bir yerde mevcut olması sistemin saydam olduğu anlamına gelmez. Bilginin kullanılabilmesi için düzenli, anlaşılabilir ve tutarlı bir şekilde tasnif edilmiş olması gerekir. Bu bilgiler aynı zamanda güvenilir de olmalıdır. Bilginin güvenilir olması, objektif olarak doğru olmasını ve bilgiyi kullananların da doğruyu yansıttığı hususunda emin olmasını gerektirir. Bunun sağlanması için “kalite kontrol” mekanizmaları kurulmuş olmalıdır. Kalite kontrol ise genelde Yüksek Denetim ile sağlanır. “… “şeffaflık” “politik yozlaşma”nın çaresi diye düşünülüyorsa bu illetin asıl panzehirinin “Günışığında yönetim” olduğunda ise hiç şüphe yoktur”. Günışığında Yönetim’in üç unsuru vardır: Birincisi; idarenin işlemlerini yaparken, önceden belirlenmiş olan kurallara dayanarak hareket etmesidir. Burada asıl olması istenen; idarenin, yaptığı işlemlerde uyacağı esasları içeren genel bir yasanın olması ve bunun herkes tarafından bilinmesi gereğidir. İkincisi; halkın, kamu yönetiminin elindeki bilgilere rahatlı kla ulaşabilmesidir. Üçüncüsü; idarenin yaptığı toplantılara katılımın serbest olmasıdır. Kamu yönetiminde Saydamlık ve Hesap Verme Sorumluluğu adeta iç içe kavramlardır. Şöyle ki; saydamlığı sağlamak için etkili ve iyi işleyen Hesap Verme Sorumluluğu süreçlerine; Hesap Verme Sorumluluğu’nun etkili ve iyi işlemesi için ise açık ve şeffaf mali politikalara ihtiyaç vardır. Bu nedenle Hesap Verme Sorumluluğu, saydamlığı sağlamanın en önemli unsuru; saydamlık da Hesap Verme Sorumluluğu’nun yerine getirilmesi için kesinlikle olması gereken bir ön koşuldur. Saydamlığın olmaması, devletin vatandaşlarına olan Hesap Verme Sorumluluğu’nu yerine getirmemesi anlamına gelir. Saydamlığın olmamasının ya da eksik olmasının ortaya çıkaracağı çeşitli maliyetler vardır. Örneğin, yeterli saydamlık sağlanamaması nedeniyle devlete olan güvenin azalması sonucunda ilgili ülkenin borçlanma maliyeti ve böylece ödemek zorunda olunan risk primi artmış olacaktır. Saydamlığın olmaması ya da eksik olması nedeniyle oluşacak önemli maliyetlerden bir diğeri ise, gerekli bilgi akışının sağlıklı bir şekilde sağlanamamasından dolayı kontrollerin zayıflaması, israf ve yolsuzluğun artması ve böylece devletin yapmakla yükümlü olduğu asli görevlerin yerine getirilmesinde kaynak sıkıntısı çekilmesidir.