Ülkemizde nüfus artış hızına karşın, gerekli nitelikleri haiz konutların üretiminin çok gerilerde olduğu, dolayısıyla konut açığının giderek büyüdüğü bilinmektedir. Konut açığının büyümesinin, ilk etapda durdurulması, sonrasında ise bertaraf edilmesi için, konut üretiminin çeşitli şekillerde devletçe özendirilip desteklenmesi hep gündemdedir. Konut üretim amaçları ve bu yöndeki faaliyetleri nedeniyle konut yapı kooperatiflerinin de özendirilmelerine ve desteklenmelerine önem verilmiştir. Örneğin konut yapımına müsait arsa tahsisi, kredi imkânları yaratılması, vergi muafiyet ve istisnaları tanınması gibi vasıtalarıyla devlet, özendirme ve destekleme ağırlıklı politikalarını sürdürmeye çalışmaktadır. Üyelerine konut edindirme amacı taşıyan konut yapı kooperatifleri, bu amaca dönük faaliyetlerini sürdürdükleri sürece tanınan vergi muafiyet ve istisnalarından yararlanagelmişlerdir. Bilindiği gibi, Katma Değer Vergisi Kanunu’muzda bu verginin konusunu düzenleyen 1’nci maddeye göre, üretilmiş (inşa edilmiş) konutların teslimleriyle, konut inşaatı taahhüt işleri, prensipte verginin konusu içinde olmakla birlikte yukarıda da değinildiği üzere, konut inşasını özendirme ve desteklemede, vergi muafiyet ve istisnalarının vazgeçilemeyecek paylarının bulunduğu kabul edildiğinden, üretilmiş konutların teslimlerine ilişkin ve de konut inşaatı taahhüt işlerine ilişkin (geçici nitelikli)katma değer vergisi istisnaları getirilmiş ve uygulamaları bir süre devam ettirilmiştir. Vergi sistemimize, 4369 Sayılı Kanun’la yeni ve kapsamlı düzenlemeler getirilmiştir. Konut yapı kooperatiflerinin yararlanmakta bulundukları istisnalardan katma değer vergisiyle ilgili olanların da 4369 Sayılı Kanun’la yeniden düzenlenmiş oldukları dikkate alınarak, söz konusu kanunun yayımı ile geçerli hale gelen yeni düzenlemeler, aşağıda açıklanmaya çalışılmıştır. Anılan kanunun çıkarılmasındaki gecikme nedeniyle, geçici nitelikli istisnaların sona ermesiyle, yeni düzenlemelerin yürürlüğe girmesi arasındaki vergilendirmeye dönük uygulamaların da açıklanmasının lüzumlu olduğu düşünülmüştür.