Son zamanlarda malî idarenin yeniden yapılandırılması tartışmaları başlamıştır. Çünkü son on yılda ekonominin bütün sektörlerinde olduğu gibi kamu maliyesinde de bozulan göstergeler bu alanda yeniden yapılanma ihtiyacını tereddüde mahal bırakmayacak açıklıkta ortaya çıkarmıştır. Esasen yeniden yapılanmaya dönük çalışmalar da sürdürülmektedir. Kamu harcamaları konusunda Dünya Bankasının, vergi sistemi ve idaresi hakkında IMF’in raporları mevcuttur. Bu raporlarda yer alan bazı hususlar gerçekleştirilmiş ama malî idarenin yeniden yapılandırılması konusundaki öneriler, İhale Kurumunun teşkili hariç, henüz hayata geçirilememiştir. Bu tartışmalarda, her zaman olduğu gibi, gelir idaresinin yeniden yapılandırılması konusu öne çıkmaktadır. İşte bu noktada tartışmaya katkıda bulunmak amacıyla bu yazı hazırlanmıştır. Esasen bu çalışma bir makale boyutunda planlanmış değildir. Vergi sistemi üzerine yapmakta olduğumuz daha kapsamlı bir çalışmanın vergi idaresi ile ilgili bir bölümünün, bazı alt bölümlerinin çıkarılıp, yeniden düzenlenmesiyle bu makale ortaya çıkmıştır. Bu çalışma her ne kadar gelir idaresinin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili ise de gelir idaresinin malî idarenin bütünü ile yakın ilişkisi çalışmanın merkezini ister istemez malî idarenin bütünü üzerine kaydırmıştır. Bu yüzden daha ziyade gelir idaresinden ha reketle makro ölçekte malî idare üzerinde durulmuştur. Hemen belirtelim ki harcama, gelir ve borç idareleriyle ilgili mikro düzeyde çalışmalara da ihtiyaç vardır. Bu anlamda mesela yukarıda zikredilen Dünya Bankası raporu maliyeciler arasında yeteri kadar tartışılmamıştır. Vergi mevzuatı ne kadar mükemmel ve adil olursa olsun, etkin ve adil bir şekilde uygulanmazsa mükellef memnuniyetsizliğinin önüne geçilemez. Vergi kanunlarının adaletli bir şekilde uygulanması etkin ve hızlı işleyen bir idarî ve adlî mekanizmayı gerekli kılar.