1980’lerden sonra serbestleşme politikaları sonucunda sermayenin serbest dolaşımı önündeki engellerin kalkması, vergi cennetlerinin gelişmiş ülkelerin vergi mükelleflerine sundukları fırsatlar ve teknolojik ilerlemeler, vergi mükelleflerinin ikamet ettikleri ülke dışında elde ettikleri gelirlerinde vergilendirilmesi konusunda sorunlara neden oldu. Devletler başlangıçta çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının (ÇVÖA) bilgi değişim maddeleri ile diğer ülkelerden bilgi alma yöntemlerini kullandılar. Bugün gelinen noktada iki devletin karşılıklı bilgi değişiminden ziyade çok taraflı anlaşmalar yoluyla bilgi değişimi daha çok önem kazanmaya başladı. AB’nin Tasarruflar Direktifi ile başlayan süreç bugün AB İdari İşbirliği Direktifi (DAC2), , Ortak Raporlama Standardı (CRS) gibi çok taraflı süreçlerle sürdürülmektedir. Ayrıca ABD, FATCA düzenlemesi ile de diğer ülkelerin finans kuruluşlarından bilgi sağlamaktadır.
After the 1980s, the removal of obstacles to the free movement of capital, resulting from liberalization policies, the opportunities offered by tax havens to taxpayers in developed countries, and technological advances, created problems in taxing individuals on income obtained outside their country of residence. Initially, states used the information exchange clauses of double taxation avoidance treaties (DTAs) to obtain information from other countries. However, today, the exchange of information through multilateral agreements has become more important than mutual exchanges between two states. The process, which began with the EU Savings Directive continues today with multilateral initiatives such as the EU Administrative Cooperation Directive (DAC2) and the Common Reporting Standard (CRS). In addition, the FATCA regulation in the United States requires financial institutions in other countries to provide information on U.S. taxpayers.